Sultan II. Mahmud’un destekleriyle büyüyen tekke, 1894 İstanbul depreminde ciddi hasar almış, ancak kısa süre içinde onarılarak ibadete açılmıştır.
1925’te tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla, yapı konut olarak kullanılmaya başlanmış, harem bölümü dışında kalan bölümler zamanla harabeye dönüşmüştür.
1940 yılında tevhidhane ve türbe dışındaki metruk yapılar yıkılmış, böylece tekkenin büyük bir kısmı ortadan kalkmıştır.
1964’te şeyhin torunları öncülüğünde başlatılan restorasyon çalışmaları, kalan bölümlerin kurtarılması için önemli bir adım olmuştur.
1976 yılında toplanan yardımlarla yapı tekrar onarılmış ve cami olarak kullanılmaya başlanmıştır.
1980’de kapsamlı bir restorasyon daha geçiren camiye, minare ve şadırvan eklenmiş, böylece bugünkü görünümüne kavuşmuştur.
Öne çıkan özellikleri
Maarifi Sultan Camii ve Muhammed Maarifi Camii olarak da bilinmektedir.
Tek minaresi ve tek şerefesi bulunmaktadır.
Minberi ve vaiz kürsüsü ahşaptır.
Eskiden Rufai tarikatının Maarifiye koluna ait bir tekke olup, Rufailiğin Maarifiye kolunun kurucusu Şeyh Seyit Muhammed Maarifi tarafından inşa edilmiştir.
Başlangıçta şeyhin özel evi olarak kullanılmakta olup daha sonra tam teşekküllü bir tekkeye dönüştürülmüştür.