Yapım yılı 1540 olduğu sanılsa da Tahrir Defterleri’ne göre 1497’dir.
1911’deki Uzunçarşı-Mercan yangınında çevresi yandı ancak mescid zarar görmeden kurtuldu.
1928’deki yönetmelikle (Camilerin sayısını kısıtlayan 8 Kânunusâni 1928 tarih ve 6061 numaralı Tâlimatnâmeyi Muaddil Tâlimatnâme) kadro dışı bırakıldı ve bakımsızlıktan harap oldu.
1961’de Vakıflar tarafından restore edilerek yeniden ibadete açıldı; revak sütunları devşirme malzemelerle değiştirildi.
Öne Çıkan Özellikleri:
Mescidin en dikkat çekici özelliği burmalı tuğla işçiliğine sahip minaresidir. Minarenin yuvarlak gövdesi, şerefeye kadar burmalı çubuklarla örülmüştür.
İstanbul’daki nadir burmalı minare örneklerinden biridir; benzerleri Amasya’da ve Edirne’de Üç Şerefeli Cami’de bulunmaktadır.
Yapının minare kürsüsü kesme küfeki taşından yapılmış, son cemaat yeri taş ve tuğla dizileri ile karma teknikte inşa edilmiştir.
Eskiden yanında bulunan sıbyan mektebi ve çeşmeler günümüze ulaşamamıştır.
1961-1962 yıllarındaki restorasyon sırasında, eski devşirme sütun gövdeleri ve başlıkları şehrin farklı yerlerinden toplanan parçalarla yenilenmiştir.