Asıl adı Lutfullah, 15. yüzyılın ortalarında Tokat’ta doğmuş, dönemin önemli ilim adamlarından biridir. Babası Kutbüddin Hasan’dan ilk eğitimini aldıktan sonra İstanbul’da Sinan Paşa ve Ali Kuşçu’dan mantık, felsefe, kelâm ve matematik öğrenmiştir. 1470 yılında saray kütüphanesine tayin edilip nadir eserlerle çalıştı, padişahla yakın dostluk kurdu ancak daha sonra vakıf kitaplarına hıyanet suçlamasıyla önce görevden uzaklaştırıldı, müderris yapıldı ve hapse konuldu. Sonrasında görevine geri döndü ve çeşitli medreselerde müderrislik yaptı.
Molla Lutfi, zındıklık ve ilhâd (dinden çıkmak) suçlamalarıyla yargılanıp 1495 yılında idam edildi. Suçlamalarının çoğunun asılsız olduğu, gerçek nedenin ise hasımlarının kıskançlığı ve düşmanlığı olduğu kabul edilir. Mahkemede yüzlerce şahit dinlenmesine rağmen idam cezası verildi. İdam öncesi kelime-i şehadet getirerek imanını koruduğu rivayet edilir.
Edebiyat, felsefe ve din alanlarında eserler verdi; Arapça ve Türkçe çalışmaları vardır. Şiire pek önem vermemiş, fazilet ve hikmet sahiplerinin şiiri bir derece utanılacak iş olarak gördüğünü belirtmiştir. Yetiştirdiği önemli öğrenciler arasında Kemalpaşazâde ve Molla Halebi’nin oğlu gibi isimler yer alır. Adı İstanbul’da bir mahalleye ve bir mescide verilmiştir.
Türbe Hakkında:
Yapım Yılı: 1987
Kim Yaptırdı: Bilinmiyor
Mimarı: Bilinmiyor
Öne Çıkan Özellikleri:
Özenle inşa edilmiş duvarların arasında yer alan açık türbe, 1987 yılında Defterdar Mensucat Fabrikası yıktırıldığında Molla Lütfi’nin kayıp kabri fabrikanın içinden çıkmış ve yeni düzenleme ile restore edilmiştir.