Şeyh Zafir Türbesi
SESLİ ANLATIM:
TÜRBEDEKİ KİŞİ:
Şeyh Zafir
TÜRBE KONUMU:
Beşiktaş, İstanbul
ÜNVANI:
Şeyh
DOĞUMU / ÖLÜMÜ:
1829 - 1903
Kişi Hakkında:
- Şeyh Zafir, Trablusgarp’ın Mısrate kasabasında doğmuştur. Dedesi Medine eşrafından Hamza Zafir, babası ise Şâzeliyye tarikatının Derkāviyye koluna bağlı Muhammed Hasan el-Medenî’dir. Dinî eğitimini babasından alan Şeyh Zafir, Tunus, Cezayir, Mısır ve Medine’de bulunmuş, babasının ölümünden sonra Şâzeliyye-Medeniyye tarikatının şeyhi olarak irşad faaliyetlerine başlamıştır. Tarikatı Trablus, Tunus, Fizan, Mısır, Suriye ve Hicaz’a yayılmıştır.
- Nüfuzu 1860’larda artmaya başlamış, Mahmud Nedim Paşa ve Osmanlı ileri gelenleriyle dostluk kurmuş, kardeşi Hamza Zafir’in desteğiyle İstanbul’a davet edilmiştir. İstanbul’da Balmumcu Tekkesi civarında kalmış, sonra Medine ve Mısrate’ye dönmüş, II. Abdülhamid’in davetiyle 1875’te tekrar İstanbul’a gelmiş ve 1903’te ölümüne kadar burada kalmıştır.
- Hüseyin Vassâf’a göre II. Abdülhamid, Şeyh Zafir’e intisap etmiş ve onun manevi desteğini almıştır. Şeyh Zafir, padişahla kurduğu güçlü ilişki sayesinde Osmanlı yönetiminde büyük nüfuz ve itibar kazanmıştır.
Türbe Hakkında:
Yapım Yılı: 1904
Kim Yaptırdı: II. Abdülhamid Han
Mimarı: Raimondo D’Aronco
Öne Çıkan Özellikleri:
- Şeyh Zâfir Türbesi, geleneksel Osmanlı mimarisine uygun olarak kare planlı ve kubbeli şekilde tasarlanmıştır.
- Bugünkü kubbe formunun özgün olmadığı düşünülmekte, arşiv çizimlerinde kubbenin dilimli, bombeli ve barok etkiler taşıdığı görülmektedir.
- Bu kubbe formu, Alay Köşkü’nün dilimli kubbesini andırmakta ve onunla benzerlikler taşımaktadır.
- D’Aronco, geleneksel Osmanlı mimarisinde yaygın olan basık kubbe kasnağını korumuş ve geçiş öğesi olarak tromp kullanmıştır.
- Ancak kubbenin ahşap kaburgalı strüktüre sahip olması nedeniyle tromp kullanımı yapısal olarak gerekli değildir, bu tercih geleneksel anlayışa bir bağlılık göstergesidir.
- Köşe kuleleri yukarı doğru daralan çizgileriyle sembolik bir anlam taşımakta, geleneksel yapısal işlevlerini yitirmiş durumdadır.
- D’Aronco’nun arşivlerdeki çizimleri, onun Osmanlı mimari mirasına hakim olduğunu ve bu geleneği çağdaş biçimlerle yeniden yorumladığını kanıtlamaktadır.
- Türbenin cephesi Art Nouveau-Secession etkileri taşımakta; özellikle ön cephedeki dar ve yüksek pencereler Viyana tarzını çağrıştırmaktadır.
- Pencerelerde zeytin dalı motifleri, eğri konik üçgenler ve eşkenar dörtgen formlar kullanılmıştır.
- Cephedeki mukarnas stilizasyonları ve negatif-pozitif kare motifler, yüzeye hareketli bir ritim kazandırmaktadır.
- Alt bölümdeki yatay kare pencereler ve köşe bezemeleri, Frank Lloyd Wright’ın tasarımlarını anımsatan bir ifade dili taşımaktadır.
- Türbenin iç mekânında, restorasyon öncesinde açık yeşil ve pembe renkli süslemeler ile natüralist çiçek motifleri içeren madalyonlar yer almaktaydı.
- Duvarlar ise pembe ve somon tonlarında stuka sıva ile kaplanmıştı.
- Genel olarak D’Aronco, türbede hem Osmanlı geleneğine bağlı kalmış hem de batı kökenli süsleme anlayışıyla bunu yeniden yorumlamıştır.