Asıl adı hakkında kaynaklarda farklı bilgiler bulunmakla birlikte, eserlerinde genellikle Şem‘î mahlasını kullanmıştır. Farsça şerh ve tercümeleriyle tanınır; özellikle Sa‘dî’nin Gülistan ve Bostan’ı, Hâfız Dîvânı, Mesnevî, Bahâristân gibi pek çok eseri şerh etmiştir.
III. Murad ve III. Mehmed dönemlerinde, dönemin sadrazamları ve vezirleriyle yakın ilişkiler kurmuş, İstanbul’un önemli medreselerinde müderrislik yapmış ve Mevlevî tarikatına mensup olmuştur. Eserlerinde tasavvufun şeriatla uyumuna vurgu yapmış, bu çizgide bir anlayışı benimsemiştir.
Türbe Hakkında:
Yapım Yılı: 1602/1603
Kim Yaptırdı: Halk
Mimarı: Bilinmiyor
Öne Çıkan Özellikleri:
Günümüzdeki türbe, basit bir kubbeli oda şeklindedir ve betondan restore edilmiş durumdadır.
Üzerine iri bir kaya yerleştirilmiş olan kabrin duvarında 1000 (1591–92) tarihli iki mısralık orijinal kitâbe mevcuttur: “Rûşen etsin hâne-i kalbin Hudâ/ Şem‘î’nin rûhuna kim kıla du‘â”
Türbenin dış duvarında bir hâcet penceresi vardır; dışarıdan dua edilmesine imkân tanır.
Bulunduğu konum, Şemi Efendi’nin evine yakın olup mezar, evden yol cephesine açılan bir pencere ile ayrılmıştır.
Bugün küçük bir avlu duvarı ve basit bir kubbe çatısıyla korunmaktadır.
Türbesi, Üsküdar’ın eski sokak dokusu içinde mütevazı ve ziyaret edilebilir durumda olan nadir şair türbelerindendir.